Okuma Süresi: 3 dakika

Ölüm korkusu, insanların ölümle ilgili endişe, kaygı veya korku duyması durumudur. Bu korku, ölümün belirsizliği, sonrasıyla ilgili bilinmezlik, kaybetme duygusu ve yaşamın sonlanmasıyla ilgili endişeler gibi çeşitli faktörlerden kaynaklanabilir. Ölüm korkusu, insanın hayatta kalmaya olan doğal dürtüsüyle çatışabilir ve kişinin yaşamını etkileyebilir. Bu korku, bazı insanlar için rahatsız edici bir düzeyde olabilir ve günlük yaşamda işlevselliklerini etkileyebilirken, diğerleri için daha hafif olabilir. Ölüm korkusu, bireysel deneyimler, kişisel inançlar, kültürel etkiler ve çevresel faktörler gibi birçok etkenden etkilenebilir. Kişinin ölüm korkusuyla başa çıkması, duygusal destek, bilgi edinme, sağlıklı başa çıkma mekanizmaları ve gerekirse profesyonel yardım gibi farklı yöntemlerle mümkün olabilir. 

Ölüm Korkusunun Sebepleri

Ölüm korkusunun sebepleri çeşitli olabilir ve kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Bunlar arasında şunlar bulunabilir: 

1.Olumsuz Yaşam Deneyimleri: Ölümle ilgili olumsuz veya travmatik deneyimler, kişinin ölüm korkusunu artırabilir. Örneğin, sevdiklerinin kaybı, ölümle ilgili travmatik olaylar veya aşırıya kaçmış medya içerikleri. Medya kullanımını filtrelemek, travmatik deneyimleri bir uzman yardımıyla çalışmak faydalı olabilir. 

2.Kaygı ve Kontrol: Kontrolcü kişilik özelliklerine sahip insanların ölüm korkusu genellikle diğer insanlara göre daha fazla olabilir, ancak bu kesin bir kural değildir. Kontrolcü kişilik özellikleri genellikle belirsizlikten hoşlanmama, durumları yönetme arzusu ve belirli sonuçları garanti altına alma eğilimi gibi özellikleri içerir. Bu kişilik özellikleri, ölüm gibi evrensel bir belirsizlik ve kontrolsüz bir gerçeklikle başa çıkmayı zorlaştırabilir. 

Kontrolcü insanlar genellikle hayatlarını daha dikkatlice planlarlar ve kontrol etmeye çalışırlar. Bu nedenle, ölüm gibi kontrol edilemeyen bir gerçeklikle karşılaştıklarında, endişe, korku veya stres yaşayabilirler. Ölüm, kontrolcü kişilik özelliklerine sahip insanlar için öngörülemeyen bir olay olduğu için, bu durum kontrolcü kişilik özelliklerini taşıyan bir kişinin ölüm korkusunu artırabilir. Burada, belirsizliğe tahammülü geliştirmek, ölüm korkusuyla baş etmede önemli olabilir. 

3.Kültürel ve Dini İnançlar: Kültür ve din, ölüm hakkında farklı bakış açılarına sahiptir ve bu da kişilerin ölümü nasıl algıladıklarını etkileyebilir. 

4.Başkalarının Kaygılarını İçine Almak: Empati, başkalarının duygularını anlama ve onlarla bağ kurma yeteneğidir. Ancak, bu duyguları aşırı derecede içselleştirmek empati değil sempati olmaktadır. Yani, başkalarının duygularını sanki kendi duygularıymış gibi içine almak demektir. Sempati, kişinin ölüm korkusunu artırabilir. Aile veya toplumda ölümle ilgili negatif düşüncelerin yaygın olması, kişinin sempati geliştirerek bu korkuları üstlenmesi, ölüm korkusunu artırabilir. Burada sorulacak soru şu dur: ölüm korkusunun ne kadarı kişinin kendine ait, ne kadarı aile bireylerine? Bunu bulup, bol bol ayrışma pratikleri yapmak faydalı olacaktır. Ayrışma ile ilgili detaylı bilgi için aşağıdaki videomu izleyebilirsiniz:

5.Hayatı Etkin Yaşamamak: Hayatı etkin yaşayamamak, bir kişinin potansiyelini gerçekleştirememesi, hedeflerine ulaşamaması veya içsel tatmin ve mutluluğu bulamaması durumunu ifade eder. Bu durum, genellikle şu şekillerde kendini gösterebilir: 

  • Durgunluk ve İsteksizlik: Kişi, yaşamında hareket etmekte zorlanır, yeni deneyimler yaşamaktan kaçınır ve gelişim için gerekli adımları atmaktan çekinir. 
  • Sürekli Endişe ve Stres: Kişi, sürekli olarak gelecek hakkında endişelenir, yaşadığı anın tadını çıkaramaz ve sürekli olarak bir tür stres altında hisseder. 
  • Duygusal Boşluk ve Tatminsizlik: Kişi, yaşamında bir anlam veya amaç bulamaz ve genellikle duygusal olarak tatminsiz hisseder. 
  • İlişki Problemleri: Kişi, ilişkilerinde sorunlar yaşar, derin bağlantılar kurmakta zorlanır veya sosyal izolasyona yönelme eğilimi gösterir. 
  • Zamanı Etkin Kullanmama: Kişi, zamanını verimli bir şekilde kullanmakta zorlanır ve boşa harcar. Bu durum, hedeflere ulaşmak için gerekli çabayı gösterme eksikliğiyle ilişkilendirilebilir. 

Evet, hayatı etkin yaşayamamak ve ölüm korkusu arasında bir ilişki olabilir. Özellikle kişi yaşamını istediği gibi yaşayamıyorsa veya içsel tatmini bulamıyorsa, bu durum ölüm korkusuna katkıda bulunabilir. Yaşamını içinden geldiği gibi yaşayamayan, kendi olamayan insanların ölüm korkusu fazladır. Çünkü, yaşamadan ölmek istemezler. 

Konuyla ilgili faydası olacağını düşündüğüm kitap önerisini paylaşıyorum:

Adam Phillips: Kaçırdıklarımız

6.Kendiyle temasının olmaması ölüm korkusunu artırır:

Kişinin kendisiyle sınırlı bir teması olması veya kendi iç dünyasından uzaklaşması ölüm korkusuna yol açabilir veya bu korkuyu artırabilir. İşte bu durumun bazı nedenleri: 

  1. Kişisel Kimlik ve Varoluşsal Belirsizlik: Kişinin kendi iç dünyasıyla temasının az olması, kişinin kendisi hakkında net bir anlayışa sahip olmasını zorlaştırabilir. Bu belirsizlik, ölüm korkusuyla ilişkilendirilebilir çünkü ölüm, varoluşsal bir gerçeklik ve belirsizlikle ilgilidir.
  2. Kaçınma ve Duygusal Zorlanma: Kişi, kendisiyle temas etmekten kaçınıyorsa veya içsel duygularıyla başa çıkmakta zorlanıyorsa, bu durum duygusal zorlanma ve baskı altında hissetmesine neden olabilir. Bu da ölüm korkusunu artırabilir çünkü ölüm, çoğu insan için duygusal olarak zorlayıcı bir konudur.
  3. Ölümün Anlamı ve Amacıyla İlgili Soruların İncelemesi: Kendisiyle temas eksikliği, kişinin ölümün anlamı ve amacıyla ilgili derin soruları incelemesini engelleyebilir. Bu da ölüm korkusunu artırabilir çünkü kişi, ölümle ilgili düşünceleri ve duygularıyla yalnız kalır.
  4. İçsel Tatminsizlik ve Boşluk: Kişi, kendisiyle yeterince bağlantı kurmazsa veya içsel dünyasını ihmal ederse, içsel tatminsizlik ve boşluk hissi geliştirebilir. Bu duygular, ölüm korkusunu artırabilir çünkü kişi, yaşamında anlam ve tatmin bulamadığını hissedebilir. Boşluk duygusunu ve iç dünyasıyla temasını artıracak detayları anlattığım videomu buradan izleyebilirsiniz:

Kendisiyle temas eksikliği, ölüm korkusunu artırabilir çünkü kişi, iç dünyasını keşfetme ve anlamını bulma fırsatını kaçırabilir. Bu nedenle, kişinin kendisiyle bağlantı kurması ve içsel dünyasını keşfetmesi, ölüm korkusunu azaltabilir ve daha anlamlı bir yaşam sürmesine yardımcı olabilir.

Şeyma Koçak

Post a comment

Your email address will not be published.

  1. […] OKB’ den rahatsızlık duyan kişiler, kontrol edemedikleri ve stres kaynağı olan düşünce, korku ya da görüntülerden şikayet ederler. Bu, hastalığın obsesyon/saplantı kısmıdır.  Bu […]

  2. […] Korku, tehdit altında hissettiğimizde veya güvende olmadığımızda ortaya çıkar. Bu duygu, bireyin […]