Okuma Süresi: 3 dakika

İmposter Sendromu Nedir?

İmposter sendromu, bireyin kendi başarılarını veya yeteneklerini içselleştirememesi ve sürekli olarak kendini bir dolandırıcı gibi hissetmesi durumunu ifade eder. Kişi, başarılarını veya pozisyonunu hak etmediğini, diğerlerinin onun gerçek kimliğini ortaya çıkarmak üzere olduğunu düşünebilir. Bu durum genellikle yüksek başarıya sahip bireylerde, özellikle de yeni bir işe başladıklarında veya önemli bir proje üstlendiklerinde ortaya çıkabilir. İmposter sendromuna sahip insanlar genellikle başarılarını şansa veya dış faktörlere bağlarlar ve kendi yeteneklerini küçümserler. Bu durum, özgüven eksikliği ve stres gibi olumsuz duygulara neden olabilir. Tedavi edilmediğinde, bu sendrom kişinin kişisel ve profesyonel gelişimini engelleyebilir. Terapi, danışmanlık ve destek grupları gibi yöntemlerle bu durumla başa çıkılabilir. 

İmposter Sendromunun Sebebi Nedir?

İmposter sendromunun genel sebepleri 0-7 yaş aralığında yetiştirilme şekliyle bağlantılıdır.  

  • Büyüdüğü ortamda, çevresindekilerin ona dair tutumu olumsuzsa, yaşına uygun davranışları yaptığında bile kötü duygu yükleniyorsa, örneğin, eleştiriliyor, küçümseniyorsa, bu kişi yetişkin olduğunda zayıf bir benlik algısıyla hayatına devam eder. Örneğin, çocuğun beğendiği bir şey var, ve çocuk denemek istiyor. Ailesinde biri ya da birileri onu küçümserse, bu çocukta ben başarısızım, değersizim duygusunu yeşertir. Ailenin sesi onun iç sesi olur.  Ona yeteneği olsa bile, içindeki ebeveynler, her zaman sen hak etmedin, yeteneksizsin, vurgular.  Aslında olan, küçümseyen aile bireyi, kendi değersizlik ve yetersizlik duygusunu sana yüklüyor demektir. Buna psikolojide yansıtma mekanizması adı verilir. Kişi, kendi hissettiği olumsuz duyguyu başkasına atfeder ve kendisi rahatlar. 

O halde burada yapılacak şey, herhangi bir başarı sağladığında, “şans eseri oldu, denk geldi de yaptın, aslında ne kadar beceriksiz olduğunu gördüklerinde seni terk ederler” gibi düşünceler/duygular geldiğinde; bunlar aileden birine ait olsa kime ait olurdu? Diye sorgulamak sonra da ayrıştırma yapmaktır.  

Diğer bir deyişle, başardığın halde başaramadığını ve yetersiz olduğunu hissediyorsan, bu duygular (başarısızlık, yetersizlik, değersizlik) sen çocukken kime ait olabilirdi? Bunu bulup ayrıştırmak. Bizler büyüdüğümüz evdeki insanların duygularını sünger gibi emeriz. Bazen sağlıklıdır, bazen sağlıksız. Sağlıksız olanları iade etmek önemli.  

Ayrışmayla ilgili Youtube kanalımda detaylı bir video var. İzlemeni öneririm.

  • Bununla bağlantılı olarak, aile bireylerinin sürekli kıyaslama ve karşılaştırma yapması da imposter sendromuna sebep olabilir: Çocuğun kapasitesine göre elde ettiği başarıyı görmezden gelip, komşunun çocuğu ya da sınıf arkadaşının başarısını sorarak ona kendi başarısını başarısızlıkmış gibi hissettirebilirler. Burada bölme yaparlar. Komşunun çocuğu iyidir, o kötüdür. Örneğin, matematik sınavından 85/100 almışsındır ancak komşunun çocuğu 95/100 almıştır. Burada genelde aileler bölme yapar. Komşunun çocuğu 95 almış ve bu çok iyidir onlara göre; sen ona yetişememişsin ve geride kalmışsındır. Ve bu da kötüdür. Başarılı olduğunda etrafta senden daha iyi birilerini görürsen kendi başarını küçümsemeye meyilli olursun.  

Burada da, çocukken nerelerde bölmeye maruz kalıyordun bu anıları bulmak ve duygusunu boşaltmak faydalı olacaktır. Bununla birlikte, bu anılardaki işlevsel olmayan bilgileri de kendine öğretmen zihin yapını değiştirecektir.  Yukarıdaki örnekle gidelim. Annene göre 85 almak kötü bir şey diyelim.  

O halde kendine şunu öğretmelisin;  

  • “Anneme göre 85 almam çok kötü bir şey, bana göre iyi bir şey. Kendimi tebrik ediyorum.” 
  • “Anneme göre komşunun çocuğu iyi, ben kötüyüm. Bana göre, hiç kimse yüzde yüz iyi veya kötü değildir. İkimizin de iyi olduğu alanlar var. Annem başka biri ben başka biriyim.”  
  • “İyinin içinde bir parça kötü, kötünün içinde bir parça iyi olabilir. Herkes birbirinden farklıdır.” 

Şeklindeki oto telkinler, yeni bilgileri öğretmen için ideal. 

  • Yine aile tutumuyla bağlantılı olarak, çocukken kendimize dair duygu ve düşüncelerimizi ailemizin mimikleriyle şekillendiririz. Çocukken yaptığımız yaşımıza uygun ufak tefek başarılarda duygumuza eşlik eden, bizi onaylayan birileri yoksa, yetişkin olduğumuzda yaptığımız başarılar bize yabancı gelir. Böyle yetişen birisi, sürekli olarak başkalarının onayını arar ve içsel doğrulamaya güvenmez, kendi başarılarını ve yeteneklerini kabul etmekte zorlanabilir.  Burada yapılması gereken şey, kişinin içsel olarak kendi başarılarını onaylamayı geliştirmesidir. Kendi duygularına referans olabilmeyi geliştirmesidir.  

Bunlara ek olarak şu egzersizleri yapabilirsin:  

Başarı defteri tutmak: Kişi, başarılarını ve yeteneklerini objektif bir şekilde tanımak için zaman ayırmalıdır. Başarı defteri tutmak veya günlük olarak başarılarını yazmak, kişinin gerçek başarılarını hatırlamasına ve içselleştirmesine yardımcı olabilir. 

Güvendiği arkadaşlarına kendiyle ilgili olumlu ve olumsuz gördükleri özellikleri sormak: Bu hem iyi yönlerini hem de geliştirmen gereken yönleri görmene sebep olur. Kendini bir bütün olarak algılama yetin gelişir. İmposter sendromunda kendi potansiyelinin farkında olmamak da vardır. Bu çalışma, dışarıdan bir göz olarak sana seni gösterir. Kendini ne yüceltir ne aşağılarsın bir süre sonra. Olduğu gibi kabul etme yetin gelişir. Bu da, başarılı anlarında kendini aşağılamanı engeller.  

Buna ek olarak, bir süre güvendiğin birkaç arkadaşından başarılı olduğun anlarda seni onaylamasını ve aynalamasını rica edebilirsin. Hayır deme hakları var. Buradaki hedef, aynalanma ve onaylanma ihtiyacını bir parça dışarıdan karşılayarak beynine bu davranışı öğretmek.  

Kendi kendine ebeveynlik yapma yetisini geliştirmek: Duygularına ve davranışlarına ayna olamayan ebeveynlerle büyüdüğünde bu ihtiyacını kendi kendine karşılamak zorunda kalırsın. Hissettiğin iyi ve kötü duyguları görmek, isimlendirmek ve bedenindeki yansımalarına odaklanıp o duyguyu sonuna kadar hissetmek; başarılı olduğun anlarda o başarıya olan fiziksel ve duygusal katkılarını (örneğin, öğretmensen girdiğin ders sayılarını, derste kullanacağın materyalleri nasıl hazırladığını, uygusuz sınav haftalarında ne kadar çalıştığını) kendine hatırlatarak kendini tebrik etmek iç dünyanda yeni kapılar açacaktır. 

Eğer, hala İmposter sendromuyla başa çıkmakta zorlanıyorsan, dış destek almak önemlidir. Bireysel terapi veya destek grubu, kişinin duygularını ifade etmesine, perspektif almasına ve başkalarının benzer deneyimlerini paylaşmasına yardımcı olabilir. 

Çeşitli konular hakkında ilgi çekici videolarımı izlemek için Youtube kanalıma abone olabilirsin.

 

Şeyma Koçak

Yorum gönder

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.