
Bağımlı kişiliğe sahip olan biri, halk arasında ”Çok iyi insan” olarak bilinir. Gördüğün zaman şefkat ve acıma duygusu uyandırır. Genel olarak aşırı mütevazi ve mülayimdir, sürekli mahcup görünür. Aşırı kibardır. Kimseyle tartışmaya girmek istemez, giremez.
Girdiği ortama çabucak uyumlanır, kendi fikirleri veya dik duruşu yoktur. Görünmek ve dikkat çekmek istemez. Bu yüzden kendine ait bir görüşü, dik duruşu yoktur ve iddialı giyim tarzı yoktur. Konuşurken tedirgindir ve kısık sesle konuşur. Tanıdık geldi mi?
Bağımlı kişilikte birinin ilişkileri nasıldır?
İlişkide edilgendir, pasiftir. İlişkinin sürmesi için isteklerini ve arzularını öteki için kolayca feda eder. Sanki tek kişilik bir ilişki yaşıyor gibidir. Fazla verici ve fedakardır. Alma ve verme dengesi yoktur. O hep veren taraftadır. Ama, kendi ihtiyaç duyduğu yardımı istemek konusunda zorlanır; borç isteyemez örneğin. Herkesin her işine koşar ama sıra ona gelince yardım isteyemez. ”Kendi işini kendi görür, kimseye muhtaç değildir çok şükür”.
Cinsel yaşamı da sosyal hayatı gibidir. Pasiftir, edilgendir ve partner odaklıdır. Partnerinin duygularına göre şekil alır. Cinsel arzusu pek yoktur, cinsellik yerine şefkatli teması tercih eder.
Malesef bağımlı kişiliğe sahip birinin, tek başına hayatta kalabileceğine dair güveni ve inancı yoktur. Ötekiyle ilişki halindeyse hayatta kalabilir, aksi halde öleceğine inanır. Benlik algısı çok olumsuzdur, kendini, aciz ve yetersiz olarak algılar. Bu sebeple, özellikle partnerini veya sosyal çevresindekileri kızdırmak istemez, hep iyi davranır ki böyle olursa insanlar tarafından istenen biri olacağına inanır.
Bağımlı kişiliğe sahip biri çok fazla akıl sorar, sürekli öneri ve onay almak ister. Cevabını bildikleri konularda, çok duygusal ve özel bir konuda dahi sürekli ötekine sorar. Ama aslında her zaman gerçek bir merak ya da öneri alma ihtiyacı yoktur, bazen ilgi almak için de yapar. Karşı taraf ilgi gösterdiğinde de çocukluktaki işgal, boğulma gibi duyguları tetiklenir ve ilgi ve öneri verene öfke duyar. Bilinçdışındaki temel hedef çocukluk çağındaki bir olayı tekrar etmektir.
Bağımlı kişilikteki biri, bilinçdışında bile bile başarısız olacağı işlere girişir. Ben bunun böyle olacağını biliyordum, fikri geçer zihinlerinden çokça. Bilinçdışındaki yetersizlik duygusu, tek başına yapamama döngüsünün tekrarı gibidir. Bir diğer sebebi de, başarısız oldukça ilgi alabilir ve ilişkide kalabilir. Her şey yolunda olursa kimsenin onu düşünmesi gerek yoktur. Bunu istemez.
Kendine güveni o kadar azdır ki her zaman kendi fikrinin kötü sonuçlanacağı kaygısı yaşar. Erken çocukluk döneminde eleştirel ve işgalci ebeveyne sahip olan çocuk, her zaman bakıcısının fikrini kendi fikrinden üstün tutar, bakıcısı her şeyi bilen, kendisi ise her zaman kusurlu ve hatalı olandır. Dolayısıyla bakıcısına yapışır. Bakıcısı olmasa öleceğini düşünür çocuk. Bu çocuk, yetişkin olduğunda da etrafında yapışacak bakıcı bulur.
Son olarak, bağımlı kişilikteki biri kendi duygularını görmek ve ihtiyacını giderme konusunda pasif olduğu için bedeni onun yerine tepki verir harekete geçer. Nasıl mı? Sürekli hastalanarak. Araştırmalar özellikle bağırsak ve sindirim sistemi gibi bedensel hastalıkların, bağımlı kişilik örüntüsüne sahip kişilerde sıklıkla görüldüğünü söylüyor.
Şimdi.. Bunları, tanı koymak için değil yaşadıklarını anlamlandırman için anlatıyorum. Kesin bir tanı için psikiyatrik görüş almak önemlidir. Ancak, bu konuştuklarımızın biri ya da birkaçı sende varsa araştırman gereken 0-7 yaş arası çocukluk deneyimlerindir.
Neden mi?
Sevdiğim bir benzetmeyle cevap vereyim. Diyelim ki ofise geldin ve cüzdanını kaybettiğini fark ettin. Cüzdanını bulmak için ofise gelene kadar geçtiğin yollara gidip bakmaz mısın? Bugün yaşadığımız sorunlara da bu şekilde yaklaşırsak çözüm bulmamız daha kolaylaşıyor.
Çocukluk yaşantısıyla bağlantısı nedir?
Erken çocukluk döneminde, bebekken, ilk bakım veren, ki bu genelde annedir, ile olan ilişkide yeterince iyi annelik gören kişinin temel güven duygusu oluşur. Acıkınca doyurulduğunda, sevilmeye ihtiyaç duyduğunda fark edilip sevilip okşandığında, duygusal ve biyolojik sinyalleri iyi okunduğunda, diğer bir deyişle İhtiyaç duyduğunda duygusunun anlaşıldığı ve ihtiyacının yerinde ve yeterince giderildiği bir bebeklik geçiren kişilerin temel güven duygusu oluşmuş demektir.
Bu şu demektir, bebek kendini güvende hisseder ve dünyaya açılmaya insiyatif almaya hazır hisseder. Çünkü dünya, iyi bir yerdir ve arada zorlansa da başa çıkabilir. Temel güven duygusu oluşmadığında ise kendini çok güvensiz hisseder ve ötekine yapışmak ister çünkü her zaman tehlikeli bir dünyadadır. Bebekken bu normaldir. Ancak büyüdükçe kademeli olarak dünyaya adapte edilmelidir. Kendi kendine hayatta kalabilecekken de aşırı koruyuculuk ve ilgi de bağımlı kişiliğe sebep olur.
Temel güven duygusunun oluşmasını sekteye uğratacak davranışlardan ilki annenin bebeğin duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarına duyarsız kalmasıdır. Özellikle ilk yıl çok kritiktir. Sonrasında anneye bağımlılığı azalmaya başlayan çocuk, normalde dünyayı keşfetmek ister. Bu dönemde, bakım verenlerinden biri ya da ikisi çocuğa sürekli yönlendirmede bulunur, akıl verir, onun yerine sürekli düşünür ve karar verirse, çocuk bireyselleşemez ve sağlıklı ego kapasitesini geliştiremez ve ilerde hep yardımcı egoya ihtiyaç duyar. Üşüdüğünde üstüne mont giymeyi bile düşünemez, başkasının söylemesi gerekir. Yetişkin olduklarında, bu fonksiyonu yapacak kişileri seçerler; çekip çeviren, yönlendiren birini bulurlar. Ama zaman zaman bu döngüden sıkılırlar ve rol değiştirip akıl veren olmak istediklerinde ya da partnerleri artık akıl veren rolünü bırakmak istediğinde ilişkileri bozulur.
Terapiye giderse ne olur?
Tüm bu yaşadıklarını bir süre sonra terapiste aktarmaya başlar ve seanslarda yukarıda anlattığım ilişki döngüleri görülür seanslar ilerledikçe. Yetersizlik duyguları, güvensizlik, terapistten sürekli onay ve fikir alma yani ona yapışma gibi pek duygu ve durumu terapist üzerinden gündeme getirebilir. İyileşme tam da burada başlıyor. Terapistle olan ilişki üzerinden dünyayla olan ilişkisini onarabilir.
[…] ruhen ötekine bağlı yaşarsın. Genel olarak karşı tarafın fikrine, onayına muhtaç olduğun ilişkiler […]
[…] üstlenerek stresle ilişkin hastalıklara yakalanmış, yürütmekte zorluk yaşadıkları için ilişkilerini düzeltmek isteyen kişiler için yazılmış bir kitap. Kitabı okuduktan sonra ilişkilerinizde […]
[…] artırmak ve cinsel inançları yeniden yapılandırmak için etkili olabilir. 3. Çift Terapisi: İlişki sorunlarından kaynaklanan orgazm olamama sorunlarında, çift terapisi veya ilişki […]
[…] Çocuğunuzun eğitim aldığı dilde yeterince yetkin olmaması, derslerde zorlanmasına ve sosyal ilişkiler kurmakta güçlük çekmesine neden olabilir. Bu nedenle, mümkünse yurtdışına gitmeden önce […]
[…] sağlıklı bir şekilde sürdürebilirsiniz. Örneğin, bağımsız bir yaşam tarzı benimsemek, ilişkinizdeki aşırı bağımlılığı […]